29 Nisan 2013 Pazartesi

İmparator'un Mezarı



İmparator'un Mezarı'ndan (Steve Berry)

Geleceği şekillendirecekseniz, geçmişi inceleyin (Konfüçyüs)



Küçük bir devlet hastanesinde çalışan bu değersiz doktor, Tang'in meydan okuyuşunun büyüklüğünü kavrayabilecek kapasitede değildi. Pekin, doğudan batıya beş bin km, kuzeyden güneye de üç bin km'yi aşan   bir uzunluğa sahip bir ülkeyi yönetiyordu. Ülkenin büyük bir bölümü yerleşime olanak vermeyen dağlarla çöllerden oluştuğu için dünyanın en kuş uçmaz kervan geçmez yerlerinden biri olan Çin'de toprakların sadece yüzde onu tarıma elverişli arazilerle kaplıydı. Nüfusu neredeyse bir buçuk milyardı. Ne var ki bu insanların yalnızca 60 milyonu Komünist partiye üyeydi.

- Pau, "Pusula" dedi. "İki bin beş yüz yıl önce Çinlilerin aklına gelmiş. Kaşık mıknatıs tasından yapılmış ve daima güneye bakarak durur. Batılılar varlıklarını sürdürmeyi zorlukla başarırken Çinliler bu aletlerle denizlerde seyretmeyi öğrenmişlerdi"

-Ev sahibi tahta ve pirinç karışımı bir abaküsü işaret etti. "bu 1500 yaşında; bir bankada veya ofiste hesap makinesi olarak kullanılmış, aradan asırlar geçene kadar Avrupalıların bu aletten haberleri bile olmamıştı. Ondalık sistem, sıfır, negatif sayılar, kesirler, pi sayısı. Bütün bu kavramlar ilk olarak Çinliler tarafından bulunmuştu"

-Ama ilk İmparator kusursuz değildi.
Katı yasalar uygulamış, ağır vergiler koymuş ve hem askerlik hem de inşaat hizmetleri için binlerce insanı zorla çalıştırmıştı. Onun saltanatı sırasında milyonlarca insan ölmüştü. Qin Shi'nin torunları, ilk imparatorun öğütlerine uymayı becerememişler ve köylülerin başkaldırılarının, tüm ülkeye yayılan bir isyana dönüşmesine izin vermişlerdi. Kurucunun ölümünün ardından, İmparatorluk üç yıl içerisinde parçalanmıştı. Yeni bir hanedan başa geçmişti. Han Hanedanı. Torunlarının bugün bile egemen oldukları hanedan.

.... Malone'un biraz bilgisi vardı. İsa'dan iki yüzyıl önce, Büyük İskender'den yüz yıl sonra yaşamış ve savaşan yedi devleti bir imparatorluğa dönüştürüp sonradan onun adından esinlenerek Çin olarak anılacak ülkenin temellerini atmıştı. 20. yüzyıla kadar Çin'i yönetecek hanedanlar silsilesi de onunla beraber başlamıştı. Despot, zalim, ama aynı zamanda vizyon sahibiydi Qin Shi.

....
-Pau Wen, "etrafınıza bakın" dedi. "Çin'in altı bin yıl öncesine dayanan ihtişamının kanıtları burada. Batı uygarlığı henüz yeni başlarken Çin demir döküyor, yaylı tüfeklerle çarpışıyor ve ülkesinin haritasını çiziyordu.
-Ni'nin sabrı tükenmişti. "Bu konuşmanın amacı nedir?"
-"Çin'in MÖ 4. yüzyılda tarım alanında, Avrupa'nın ancak MS 18. yüzyılda ulaşabildiği noktadan daha ileride olduğunu biliyor musunuz? Atalarımız bitkileri sıralayarak yetiştirmeyi, yabani otları çapalayarak temizlemenin gerekli olduğunu, demir pulluğu ve aletleri etkili biçimde kullanmayı dünya üzerinde mevcut tüm kültürlerden daha önce biliyorlardı. O kadar gelişmiştik ki karşılaştırma yapmak bile mümkün değil. Söyleyin, Bakan. Ne oldu? Neden hala o üstün konumumuzda değiliz?"

.... Hizmetkar başını hafifçe eğdi. Ardından da süratli iki bıçak darbesiyle, adamın testisleriyle penisini vücuduna yakın bir yerden keserek görünürde hiçbir şey bırakmadı.
Görüntüler karşısında yaşadığı şoku gizleme çabası içine girmeyen Ni, "Ne... neydi bu?" diye sordu.
"Tarihimizde binlerce kez gerçekleşmiş bir tören" Pau duraksadı. "Harem ağalığının yaratılışı."
.... Sistem son derece başarılı olup kökleşmişti; bu tür devamlı ve samimi işbirliği, harem ağalarının karşılarına kolay fırsatlar çıkarıyordu. Çocuksuz olmaları nedeniyle oğullarına aktarabilecekleri bir siyasi güçten yoksun olacaklardı ve zenginlere de ihtiyaçları olmayacaktı.

.... Pau, "En yaygın yorum bize düşmana yem atıp onu tuzağa çekmeyi, sonra da kaçış yollarını tıkamayı öğütler" dedi. "Farklı düşmanlar, farklı yemlerle cezp edilirler. Açgözlüler kazanç vaadiyle kandırılırlar. Kibirliler, zayıflık belirtisiyle. Esnek olmayanlarsa kurnazlıkla. Siz hangisisiniz, Bakan?"

.... Pau, "Bakan" dedi. "Benim zamanımda Çin'de tam anlamıyla bir kargaşa yaşanıyordu. Mao'dan önce de onun ölümünden sonra da devletin vizyonu yoktu, başarısız olan bir programdan bir diğerine atlıyordu. Den Xiaoping'in ülkeyi en sonunda dış dünyaya açması cesur bir hamleydi. Belki başarılı olma şansımız olur diye düşünmüştüm. Ama değişim şansı yoktu. Tiananmen Meydanı'nda bir öğrencinin tek başına bir tankın karşısına dikilmesi, bütün dünyanın beynine kazındı. Yirminci yüzyılın belirleyici görüntülerinden biriydi. Siz de iyi bilirsiniz."

.... 2. Dünya Savaşı sırasında, Almanya'ya petrolün önemli miktarını Romanya ve Macaristan'daki rafineriler sağlamıştı. 1944 yılında o rafineriler kayıtsızca bombalanmıştı ve savaşın o bombardımandan kısa süre sonra sona ermesi tesadüf değildi. Stalin, kelimenin tam anlamıyla Almanya'nın petrolünün tükenmesini gözlemliyordu. Rusya'nın her zaman kendine yeteceğine kesin olarak karar vermişti. Petrole olan bağımlılığı, her ne olursa olsun kaçınılması gereken feci bir zayıflık olarak görüyordu."
"Dünyanın geri kalanının aksine, biz de dahil olmak üzere, Stalin bunu nasıl başaracağını öğrenmişti. Yanıtı ona Nikolai Kudryavtsev adında bir profesör sunmuştu"
Malone bekledi.
"Kudryavtsev petrolün fosillerle uzaktan yakından alakası olmadığını varsayıyordu."
"Kudryavtsev petrolün biyotik, yani bir zamanlar canlı olan mekanizmaların türemiş olmadığını, inorganik, basit anlamında, yeryüzünün sürekli oluşturup sızdırdığı ilkel bir madde olduğunu söylemiş."
"Aynı şey Meksika Körfezi'nde bizim de başımıza gelmiş olabilirdi. 1972 yılında, bir buçuk km.'den daha aşağıda bir yerde bir alan bulunmuştu. Oradaki rezerv şaşırtacak kadar yavaş bir hızla azalıyor. Keza Alaska North Slope'taki alanlar da öyle. Jeologların kafalarını karıştırıyor."
Bu petrolün alanlarının kendilerini yeniden doldurduklarını mı söylüyorsun?
Stephanie başını salladı. "Bana etraftaki kayaların faylaşmalarına bağlı olduğu söylendi. Körfez'deki alanda, okyanus tabanı derin yarıklarla kesilmiş. Bu da teorik olarak basınçlı petrolün derinlerden yüzeye doğru hareket etmesini sağlar. Başka bir şey daha var."
....."biyotik petrol yüzeyseldir. Yüzlerce veya birkaç bin metre derinlikte bulunur. İnorganik petrolse çok daha aşağılarda. Organik maddelerin yüzeyin bu kadar altında bulunmaları, bilimsel açıdan imkansız olduğu için o petrolün başka bir kaynağı olmalı. Stalin, petrolün varlığıyla ilgili bu yeni kuramın kanıtlanabilmesi durumunda, Sovyetler Birliği'nin olağanüstü bir stratejik üstünlük sağlayabileceğini anlamıştı. Daha 1950'lerin başında, petrolün politik açıdan önemli bir rol oynayacağını öngörmüştü."

"1950'li yıllarda araştırmayı yapan ekibin yanılmamış olduğunu ve ta başından beri orada petrol bulunduğunu nereden biliyoruz?"
"Tekrar oluştu. Kuzey Rusya'daki Kola Yarımadası'nda. Fosil yakıtı teorisi çerçevesinde petrol üretiminin olamayacağı düşünülen başka bir yerde. Ruslar buna rağmen on km derinliğe kadar kazdılar ve metan gazına rastladılar. Böyle bir derinlikte, granit kayalarda metan bulunacağına hiç kimse inanmıyordu. Fosil yakıtı teorisi bu bulguyu kesinlikle desteklemiyordu, ancak orada tam da Sokolov'un tahmin ettiği gibi gaz vardı"
"Ve Washington en sonunda bütün bunlarla ilgilenmeye başladı."

.... Stephanie, "Eğer Tang'in elinde sınırsız petrol olursa" dedi, "biz elimizde kalan az miktardaki baskı unsurunu kaybederiz. Bu aralarda dünya döviz piyasalarının kontrolü neredeyse Çin'in elinde. Çin'in petrol kuyuları sonsuza kadar akarsa başkalarının neleri umursadıklarına, ne düşündüklerine aldırış etmeden ekonomilerini istedikleri gibi değiştirecekler, istedikleri politikaları uygulayacaklardır."

.... Fosil yakıtı teorisine göre, Çin'in dünyada var olan petrol rezervlerinin sadece yüzde 2.1'ine sahip olduğunu biliyordu. Birleşik Devletler yüzde 2.7, Rusya yüzde 7, Ortadoğu yüzde 65. Bakan yardımcılarından biri, kısa bir süre önce Arap hakimiyeti konusunda yapılabilecek hiç bir şey yok, diye bir uyarıda bulunmuştu. Tang aynı görüşte değildi. Her şey ne bildiğinize bağlıydı.


Yazarın Notları'ndan;
Şimdi gerçeklerle kurguları birbirinden ayırma zamanı
-Kitaptaki bütün bilimsel keşifler, yeni yöntemler ve buluşlar gerçeklere dayalıdırlar. Çin bir zamanlar dünyanın teknoloji önderiydi. Aralarında elverişli bir alfabenin olmaması, Konfüçyüslük ve Taoizm etkileri ve başa geçen her yeni hanedanın, kendisinden öncekinin kalıntılarını ortadan kaldırma eğiliminin de bulunduğu etkenlerin, yalnızca ideolojik duraklamaya neden olmakla kalmamaları, aynı zamanda kültürel bir bellek yitimine de yol açmalarıyla birlikte, 14. yüzyıl civarında bu üstünlük durumu da değişmiştir. 
-Çocuk çalma olayları ne yazık ki, Çin'e musallat olmuş bir hastalıktır. Her yıl sayıları 70 bini aşan, çoğunluğunu da küçük erkek çocukların oluşturduğu çocuk kaçırılmakta ve erkek evlat özlemiyle yanıp tutuşan ailelere satılmaktadırlar.
-Konfüçyüslük ve Legalizm arasındaki tartışmalar 3 bin yıl tüm şiddetiyle sürmüştür. Birbirleriyle rekabet eden bu iki felsefeden biri, saltanat süren her hanedanı belirlemiştir, komünistlerinkini de.
-Ba yüzlerce yıl önce ortaya çıkmıştır. Hegomanya, Ba ve Legalizm hakikaten doğru olarak anlatılmıştır. Hegomanya Çin'e özgü, ülkenin ulusal bilincini uzun zamandan beri, Batı'nın anlamakta zorlandığı şekilde açıklayan bir kavramdır. Ve Karl Tang'in 24. Bölümde fark etmiş olduğu gibi Totalitarizm Çinlilerin buluşudur.
-Harem ağaları Çin tarihinde önemli rol oynamışlardır. Harem ağaları dünyanın başka hiçbir yerinde bu denli siyasi güç sahibi olmamışlardır. Kitap boyunca sözü edilen tarihçeleri ve hadım edilme süreçleri gerçeklere dayanmaktadır.
-İki işkence yöntemi kullanılmıştır. Birincisi, acı kırmızı biberle haşlama, ikincisi de farelerle. İki yöntem de Çinliler tarafından icat edilmiştir.
-Başkan Mao'dan alıntılar ya da Küçük Kırmızı Kitap, 7 milyar kopyayla tarihin en çok basılan kitabıdır. Bir zamanlar her Çinli bu kitabı yanında taşırdı.
-Çinliler 2500 yıl önce çeşitli yöntemlerle petrol sondajı yapmış ve böylesine bir başarıya ulaşabilmiş tek ulus olmaları inanılmazdır. Çinliler yalnızca ham petrolü bulmamışlar, doğal gazı da bulmuş ve bunları günlük yaşamlarında kullanmışlardır. Çin'in günümüzde petrole bağımlı olması ve muazzam miktarlarda petrol alabilmek amacıyla yabancı ülkeleri yatıştırma politikası gerçektir. Rezervlerinin az olması ve ülkeden uzakta olan iki boğaza yapılacak basit ablukanın, Çin'i dize getirecek olduğu stratejik bir zayıflıktır. 
-Biyotik ve abiyotik petrolle ilgili tartışmalar gerçektir, günümüzde de sürmektedir. Petrol çürüyen organizmalardan mı elde edilir, yoksa yeryüzü tarafından doğal olarak mı üretilir? Bir kaynak sınırlı, bir kaynak sonsuzdur. Stalin'in teşvikleriyle Ruslar 1950'lerde abiyotik petrol kuramına öncülük etmişler ve bu teoriden yararlanarak fosil yakıtının kesinlikle olamayacağı yerlerde petrol çıkarmaya devam etmişlerdir. 
-Raymond Learsy 2005 tarihli Over The Barrel adlı kitabında, "Hiçbir şey kalıcı değildir: ne şöhret, ne servet, ne güzellik, ne aşk, ne güç, ne gençlik, ne de yaşamın kendisi. Egemen olan kıtlıktır. Buna göre kıtlık -ya da daha doğru deyişle kıtlık algısı- manipülatörler için fırsatlar yaratır" diye yazmıştır. Bunun en iyi örneği kendi yarattığı kıtlıktan fahiş miktarlarda kazanç sağlayan OPEC'tir. Ancak Learsy kuşkuya yer bırakmamaktadır. O ve pek çok kişi, hatta Ruslar bile ikna olmuşlardır. Petrol kıt değildir. Biz yalnızca kıt olduğundan korkarız.